ANASAYFA » yazarlar » 
    MERHABA
    SELMA MADEN AVCU
    MERHABA Merhaba, Sayın Genel Başkanımız Salih ERGÜL ve Anadolu Basın ve Yayın Birliği üyeleri dostlarım; Ben, yazar Selma MADEN AVCU. Uzun yıllar Denizli’ nin önde gelen gazete, dergi, televizyon gibi basın ve yayın organlarında yazılarım ve programlarım oldu. Bu gazetelerden bazıları; Yenihaber Gazetesi, Şehir Gazetesi, Meydan Gazetesi, DeHa Gazetesi, Memleketim Alanya Gazetesi gibi birçok gazetede kadın, astroloji, felsefe ve yemek temalarında köşe yazılarım yer aldı. Ashtanga yoga, hypnose, reiki ve bioenerji alanlarında eğitmenlik sertifikalarına sahibim. Hobi olarak ise arkeoloji, resim, müzik, dans, spor, yemek ve hayvan yaşamı gibi konularla ilgileniyorum. Makine Ressamlığı mezunuyum. Uşak doğumluyum. İlk romanım 31 Ekim’ de okuyucularımla buluştu. Tanıtımlarıma Ege bölgesinde başladık. Ege bölgesinin önde gelen internet, radyo, televizyon, gazete, dergi gibi birçok basın ve yayın organında kitabımla yer aldım. Laodikya Kraliçesi isimli romanımın önsözünü sizlerle paylaşmak istiyorum. ÖNSÖZ Antik dönemde gözyaşıydı aşkın simgesi. Tanrıların buyruğu ile savaşa giden erkeğinin ardından kim daha fazla gözyaşı dökerse, kim göz pınarlarından sızan damlacıklarla gözyaşı şişelerini daha fazla doldurursa, kocasını en çok seven kadın olarak baş tacı edilirdi. Zırhlı giysileriyle, başlarının ortasından alınlarına uzanan miğferleriyle çıktıkları arenada kurbanlarını parça parça eden gladyatörlerin aşkı, kılıçlarından damlayan kanda dile gelirdi. Krallar, sevgilerini kadınları adına kurdukları şehirlerde ölümsüzleştirirdi. Bergama Kralı II. Eumenes’in, efsanevi kahraman Telefos’un güzel karısı Hiera adına Çökelez Dağı’nın eteklerindeki şifalı sıcak suyun kaynağında Hierapolis’i kurması, Hiera’nın dillere destan güzelliğine saygının bir ifadesiydi. Seleukos Kralı II. Antiokhos’ın, karısı Kraliçe Laodikya adına Hierapolis’den bir asır önce Laodikya’yı inşa etmesi de krallara layık bir aşkın armağanıydı. Laodikya… Kimine göre Helenistik dönemden Bergama Krallığı’na, ardından Roma İmparatorluğu’na uzanan bir ticaret şehri… Kimine göre ilk dokuma tezgahının, ilk su kanalının, ilk hamamın kullanıldığı bir zenginlik şehri… Sütunları taş, tiyatroları antik eser olarak görmeyip oradaki yaşamı gönül gözüyle irdeleyenlere göre ise müthiş bir yaşam şehri. Kral, kadını Kraliçe Laodikya’ya yürekten aşık. Kraliçe Laodikya’nın aklı tüccar Kavensi’de… Saray mutfağının yağız delikanlısı Tirinya’nın Asisiz’e bağlılığı, sevdanın sadece krallara, kraliçelere, soylulara ait olmadığının, yoksul mahallerinde de kök salabildiğinin bir kanıtı… Kısacası, ‘Laodikya Kraliçesi’ adıyla ilk bölümünü okuduğunuz bu eser, sizi, bugün profesörlerin, doçentlerin, arkeoloji öğrencilerinin şehir olarak sırrını çözmeye çalıştıkları Laodikya’nın güç, aşk, rüya ve hayallerle dolu gizemli dünyasına götürüyor. Sizlerle beraber olmaktan onur duyuyorum. Sevgilerim ve saygılarımla…