ANASAYFA » yazarlar » 
    ŞİDDET TANRISI
    Şiddet kocaman pastasından, kestiği dilimleri her kesime dağıtarak istediği gücü elde etmeye çalışmasında ne kadar başarı sağladığını gördük.
    Bir gün okulda, bir gün markette, bir gün sokakta, bir gün mayın döşenen yolda, bir gün çöp bidonlarında, bir gün otobüslerde, bir gün uçaklarda, bir gün evlerde!...

    Adresi belli olmayan şiddet, her kesimde kendini Tanrı olarak ilan eti. Tanrı\'nın önünde kim diz çökmez ki?

    Yaşlı genç, kadın, erkek… Hepsi bu şiddet Tanrısının önünde eğilerek, selam veriri. İbadette kusur etmezler. Şiddet Tanrısının da istediği bu! Çalışmayan beyinleri himayesi altına almak yönlendirmek işlenen suçlar ardından gelen ölümler…

    Tüm bunların sorumlusu şiddet Tanrısıdır. Ancak önünde eğilenlerde fazla suçsuz değildir. Beyinlerini esir alan şiddet Tanrısına karşı gelmemekte ısrarlı olup, verilen emirleri yerine getirmek için çaba sarf etmektedir.

    Suç oranları arttıkça, şiddet Tanrısının yüzü gülüyor. Görmek istediği tablo, ölüm karanfilleriyle donatıldı.

    Atılan her adım, düşüncelerinin kopyalanmış kağıdı gibi.

    Cinayetlerin arkasında ki, sis perdesini kaldırmaya gerek yok. Çünkü şiddet Tanrısı öyle istedi. Hiçbir güç karşı gelip önüne çıkmaya cesaret edemiyor.

    Daha doğrusu o mekanizmayı çalıştıracak durumda değil. Bulanık düşüncelerin arasında akıp giden zamanın bile bilincinde değildir. Hayatın gözlerini görmek yerine şiddet Tanrısının emirlerini yerine getirmeye çalışanlar önce kendine ardından topluma zarar vermektedir.

    Adres önem taşımaz. Nasıl olsa her mekana girme hakkı var. İzin kağıdına ihtiyaç yoktur.

    Belgelerin hepsi şiddet Tanrısı tarafından daha önce düzenlenip imzalandı. İtaatsizlik etmek asla olmaz.

    Ölüm tanrısıyla anlaşan şiddet Tanrısı, kurbanlarını genellikle çaresiz, eğitimsiz insanlardan seçer.

    Onların biçare yaşantısına kendi dünyasında ki, nifak tohumlarını eker. Karanlık dünyasında değişiklik arayan ölüm tanrısının gönlünü de yapmış olur.

    Şiddet tanrısının en çok korktuğu eğitimdir. Bu yüzden beşeri eğitimle dini eğitimi eşit ağırlıkta vermek gerekir.

    DUYGU KARAHASANOĞLU