ERGÜL:
“Allah Resulü’nün doğduğu çağda dünyanın her
tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş,
insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale
gelmişti.
Sevgili Peygamberimizin tebliğ ettiği İslâm
dini ile dünya aydınlandı, tek Allah inancı ile kalpler nurlandı. Eşitlik,
adalet ve kardeşlik geldi. O'na inanan toplumlar gerçek huzura kavuştu. O'nun
doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir
başlangıçtır.
O doğmadan önce yeryüzü saadetin, sevincin ve
huzurun kaynağı olan “tevhid” inancından mahrumdu. Küfür ve şirk fırtınası,
ruhları ve kalpleri kasıp kavurmuştu. Gönüllerde tek mâbud yerine, birçok
bâtıl ilâh yer almıştı! Hakikî sahibini arayan ruhların feryadı ortalığı
çınlatıyordu.
İnsanlar, birbirini yiyen canavarlar misâli
vahşîleşmiş, küfür, şirk, cehalet ve zulüm bataklığında boğulmaya yüz
tutmuşlardı. Zâlimin zulüm kamçısı altında mazlum inim inim inler hale
gelmişti.
Âlem mahzun, varlıklar mahzun, gönüller mahzun
ve simalar mahzundu.
Akıl, ruh ve kalpleri mânevî kıskacı altına
alıp olanca kuvvetiyle sıkan bu küfür ve şirke, bu dalâlet ve cehalete, bu
hüzün ve sıkıntıya beşerin daha fazla katlanmasına Allah’ın sonsuz merhameti
elbette müsaade edemezdi! Bütün bunlara son verecek bir zâtı, şefkat ve
merhametinin bir eseri olarak elbette gönderecekti!
İşte, o zât geliyordu!
Dünyanın mânevî şeklini beraberinde getirdiği
nurla değiştirecek eşsiz insan, Allah’ın Son Peygamberi geliyordu!
Cin ve inse ebedî saadetin yolunu gösterecek
Hz. Muhammed (a.s.m.) geliyordu!
Tarih: Milâdî 571, Nisan ayının yirmisi.
Kamerî aylardan Rebiülevvel ayının on ikinci
gecesi.
Mekke’de mütevazı bir ev.
Günlerden Pazartesi.
Vakit, vakitlerin sultanı
seher vakti.
Bu mütevazı evde ve bu eşsiz vakitte muazzam
ve eşsiz bir hadise vuku buldu:
Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed (a.s.m.),
dünyaya gözlerini açtı!
Bu göz açışla birlikte âlem, sanki birden elem
ve mâtemini unutarak sürura garkoldu. Karanlıklar, ânında nurla yırtılıverdi.
Kâinat, sevinç ve heyecan içinde adeta, “Doğdu ol saatte Sultan-ı Din Nura
garkoldu semâvât-ü zemin” diye haykırdı.Bu duygu ve düşüncelerle Peygamber
sevgisi ile dolup taşalım .
Bu gün ve bu geceden
itibaren, hayatımızın her anında, Allah
Resulünün sevgisini damarlarımızda hissedelim.Onun sevgisi anlatılamaz,biz
yaşamaya çalışalım.Çünkü Peygamber sevgisi anlatılmaktan öte,yaşanmak için
sunulmuş ilahi bir lütuftur.
Bu gün ve bu gecede, bu lütfun farkına varalım diyorum ve Tüm insanlığın ve İslam aleminin Mevlit Kandillerini kutluyorum.”dedi.
Tüm Haberler için tıklayınız »