ANASAYFA » Haberler » SİYASET ADAMI VE YAZAR OLARAK DA TANIDIĞIMIZ RAHMETLİ AYDIN MENDERES’İN KALEMİNDEN ‘FRANSA’
SİYASET ADAMI VE YAZAR OLARAK DA TANIDIĞIMIZ RAHMETLİ AYDIN MENDERES’İN KALEMİNDEN ‘FRANSA’
Napolyon, sadece askeri taktikleri iyi bilen, ordusunu yöneten bir komutan değildi. Fransa'nın Avrupa ve dünyadaki konumunun kırgınlığının farkındaydı. Onun gözünde bunun sebebi İngiltere'nin Fransa'ya üstünlüğüydü. Bu üstünlük İngiltere'nin Hindistan...
SİYASET ADAMI VE YAZAR OLARAK DA TANIDIĞIMIZ RAHMETLİ AYDIN MENDERES'İN KALEMİNDEN 'FRANSA'

Fransa'nın geleneksel güçsüzlüğü

Napolyon, sadece askeri taktikleri iyi bilen, ordusunu yöneten bir komutan değildi. Fransa'nın Avrupa ve dünyadaki konumunun kırgınlığının farkındaydı. Onun gözünde bunun sebebi İngiltere'nin Fransa'ya üstünlüğüydü. Bu üstünlük İngiltere'nin Hindistan üzerindeki egemenliğinden kaynaklanıyordu. Napolyon bunu kırmak için çok önemli stratejik bir hamle yaptı. Mısır'a çıktı. Fransa'yı bugünün kullanılan tanımıyla Ortadoğu'dan başlayarak güçlendirmek ve İngiltere-Hindistan arasındaki ticaret hattını kesmek istiyordu. İngilizler ise, hemen donanmalarını Akdeniz'e gönderdiler ve Napolyon'u Mısır'a götürmüş olan Fransız donanmasını İskenderiye önlerinde yok ettiler. Fransa, ne büyük denizlerde egemenlik sağlayabildi, ne de Akdeniz'de. Napolyon, Fransa'ya döndü ve Fransa egemenliğini de birleşmiş bir Avrupa kurarak bu güçsüzlüğünü telafi etmeye çalıştı. Bu girişimleri de başarılı olmadı. 19'uncu yüzyılın sonlarına doğru Fransa için büsbütün olumsuz bir gelişme ortaya çıktı. Prusya çok güçlenmiş, 1871'de Fransa'yı yenmişti. Arkasından da tüm prenslikler bir araya gelmiş Alman Birliği kurulmuş ve Fransa'nın sürekli olarak korkusu olacak bir Almanya doğmuştu. Bugün için Fransa ve Almanya'nın arasından su sızmadığına bakmamak lazım. Ne Fransa'nın Almanya'ya karşı güvensizliği ne de Almanya'nın kıta Avrupa'sının patronu olma hevesi silinmemiştir. Fransa ne Akdeniz'de, ne eski sömürgelerinin kıtanın kuzeyinde yer aldığı Afrika'da güçlüdür, ne de Almanya'ya karşı kendisini rahat hissedebilecek bir güce ulaşabilmiştir. Ne de bu zayıf durumunu nispeten güçlendirilebilecek dünyanın başka bölgeleri ve ülkeleriyle stratejik değerde ilişkilere sahiptir. Her Fransız devlet adamı gibi Sarkozy'nin bu durumun farkında olmaması söz konusu değildir. Hatta ciddi arayışları olduğunu söylemek gerekecektir. İlk yapmak istediği İngilizlerin Amerika siyasetini taklittir. Amerika'ya yaklaşmak, onun dünyadaki yayılmasına destek olmak ve tıpkı İngiltere'nin yaptığı gibi Fransa'yı bu yayılmaya ortak etmektir. Ancak, Sarkozy'nin bu bağlamdaki en önemli tasavvuru Akdeniz ülkeleri işbirliği idi. Böylece Fransa güneye bakan yönünü güçlendirmek, böylece Avrupa'nın kuzeyine özellikle de Almanya'ya karşı stratejik bir derinlik istiyordu. Ama Almanya Fransa'nın amacını hemen anladı ve Avrupa Birliği'nin diğer ülkelerinin de katılamayacağı bir Akdeniz işbirliğine karşı çıktı ve bunu engelledi.Yazarı: Aydın Menderes 15.04.2008Tüm Haberler için tıklayınız »