ANASAYFA » yazarlar » DUYGU KARAHANOĞLU
    DOĞUM,ÖLÜM !
    Doğum-ölüm, iki kelimenin arasına sıkışan ömür. Acı feryatla dünyaya merhaba denilirken, sessizce bu dünyadan göçülür.
    Ölüm anına kadar yaşanması gereken her ne varsa eksiksiz yerine getirilir. Faniler için bu dünyadan ayrılmak zor gelse de, bir gün tecelli edeceğini yüreklerinin en derin yerinden hissederek bir an boşluğa düşüşü yaşarlar.

    O anda hayatın sıfırlandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü ölümle yaşam çizgisinin kesiştiği noktaya gelinir. Bazen uzun da süren bu boşluktan kurtulmak için zevkli ve güzel şeylerin hayali kurulur.

    Terapi bazen başarılı olur fakat uzun sürmesi iç boşluğu çok geçmeden uçuruma dönüşür.

    İntiharların çoğu da, bu aşamada gerçekleşmektedir. Verilen ömrün bir süresi vardır. O süre dolduğu zaman var olan değerler de, yok olur.

    Yaşam boyunca sahip olduğu her ne varsa arkasından bırakır. Hayatta iken vazgeçmesi zor olan her şeyi bir anda terk edişi ne kadar hayal olduğunu bir kez daha ispatlamış olur.

    Bu aşamadan sonra sadece belleklerde hatırlanmaya çalışılacaktır. Tekrar yürümesi, konuşması, hayat fonksiyonları olmayacağı için hayal dünyasının renkli konuğu durumunda daima göz kırpacaktır.

    Etrafımıza bir bakacak olursak çelişkilerle dolu, insan topluluğuyla karşılaşırız. Sonlarının ne olacağını bile, bile birbirlerinin haklarının yemeden alında, yalan konuşmaktan, arkadan çekiştirmeye varan insana yakışmayacak tavırlar sergilerler.

    Şarkılara da konu olan \"bir avuç toprak gözünü doyursun\". Onca maldan sonra bir avuç toprağa kanaat eden insanoğlunun bunca hırsları neden ?

    Aileye yeni katılan bir bebeğe ne kadar sevinilirse, aileden birinin ölümü o denli üzücü olur.

    Her tarafta matem rüzgarları eser. Her yanda acı hatıralarla birlikte, olmaması gereken şeyler göz önünde canlı tutulur. Etrafta olan bitenlerden her ne kadar haberdar olunsa da, bilinmeyen bir güçle ortalıkta fazla gezinmenin doğru olmadığı fısıldanır.

    Büyük bir kargaşa yaşanır, fakat bu herkesin duyacağı veya hissedeceği şey değildir. Kenara çekilerek, onlara daha rahat çalışmaları için imkan tanınır ki, herkesin yapacağı bir şey değildir.

    Değer görülen ömrün, hiçbir suretle ne bir saniye uzaması sağlanır nede bir saniye kısaltılması mümkün olur.

    Onun için biçilen ömürde rahat, huzurlu yaşanmalıdır, kötülükten hiçbir şey elde edilmeyeceği gibi hiçbir faydası da yoktur. \"keskin sirke, küpüne zarar\" atasözünde olduğu gibi kendisine zarar getirir.

    Dünyaya yalnız gelinir, ve yalnız gidilir. Önemli olan geçen sürelerde ne yapıldığını bilmek gerekir. Çünkü herkes kendisinden sorumludur.

    FATMA KARAHASANOĞLU