ANASAYFA » yazarlar » SALİH ERGÜL GENEL BAŞKAN
    EROZYONA UĞRAYAN DEĞERLER
    SALİH ERGÜL GENEL BAŞKAN


    Zamanımızda erozyona uğrayan çok değerlerimiz var. Bunlardan biri de ahlak. Her yerde olması gereken şeydir ahlak. Ailede, okulda, ticarette, sosyal yaşamda, siyasette, basında, yayında, el hâsılı olması gereken alan epey fazla. Özellikle başta aileler olmak üzere okullarımızda, sosyal yaşantımızda, alış veriş ederken, arabayla seyahatlerimizde,belediye otobüslerinde, büyük, küçük  sevgisi ve saygısından tutun da, her yerde güzel ahlakı  görmek yaşamak gerek.Ama maalesef gördüklerimiz ,yaşadıklarımız bizleri sukutu hayale uğratmakta.

    Aldığını kâr bilen, bulduğunu “Gelsin de nereden gelirse gelsin” diyen bir anlayış, toplumumuzda geçer akçe halini almış.Seven sevilir, sayan sayılır düsturu nerelerde  bilmem.Rafa kaldırdığımız o kadar güzel hasletlerimiz var ki saymakla bitmez.Ama bu hasletler, her geçen gün biz farkına varmadan  birer birer  yok olmaya yüz tutmuş.Farkında olan  sayısı da her geçen gün  azalmakta.Fazla söze gerek yok.Sizlere  Yaşanmış bir olayı ders alınması  için aynen aktarmak istiyorum:

    “Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara’da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya, taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarıda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför, para üstü var mı diye aranmaya başladı.

    - Üstü kalsın kardeşim” dedim.
    Döndü bana doğru:
    - Vaktin var mı ağabey ?” dedi.
    - Evet” dedim (tek ayağım hala dışarıda)
    Dörtlülere bastı, trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe var. Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 krş uzattı. Belli ki para bozdurmuş.
    - Birader” dedim,”9.75 değil,10.50 yazsa ister miydin 50 kuruş benden?”
    - “Ne alacağım ağabey 50 kuruşu!”
    - Peki, niye gittin 25 kuruş için o kadar uğraştın. Üstü kalsın demiştim.”
    Döndü bana, attı kolunu arkaya:
    - “Vaktin var mı ağabey?”
    - “Var.”
    - Çek kapıyı o zaman.”

    5 dakika konuştuk. İngiltere’de Profesöründen, bilmem kiminden eğitimler aldım. O taksicinin 5 dakikada öğrettiklerini, İngiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler:
    - “Ağabey biz Keçiören’de 5 kardeşiz. Babam rençperdi, günlük yevmiyeye giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve gelişinden, yüzünden anlardık.”
    “Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize” Durun kalkmayın” derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.”
    “Aha” dedim, “Bizim meslekten”, seminerci.
    - “Ne anlatırdı baban ?”
    -
    “Hayatta nasıl başarılı olunur ?”
    ” O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.”

    - Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla pantolonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp
    “Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın” diye anlatırken, biz de gülerdik. Annem kızardı,”Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır” derdi.

    Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık, çünkü bize bahşiş verirdi. Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü. Yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartman, işleyen birahane, dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktı biliyor musunuz?”
    - “Ne bıraktı?”
    - “Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı :
    “Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı almayın.” Falan filan…
    “Ağabey, aradan 15 yıl geçti…”
    “Diğer babanın 2 oğlu şu anda cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.”
    “Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var. Hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var.”

    “Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
    - “Asıl mirası bizim baba bırakmış.”
    “Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri, taksimetrenin yazmadığı 10 kuruşu evimize sokmadık. Her şeyimiz var Allah’a şükür.”
    Çok duygulandım, veda ettim. Tam ineceğim:
    - “Dur ağabey, asıl bomba şimdi!”
    - Nedir bomban ?”
    - Nerede oturuyoruz biliyor musun ? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.”

    Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.
    Bir Babanın En Güzel Mirası GÜZEL AHLAK’ TIR…