Zamanımızda erozyona uğrayan çok değerlerimiz var.
Bunlardan biri de ahlak. Her yerde olması gereken şeydir ahlak. Ailede, okulda,
ticarette, sosyal yaşamda, siyasette, basında, yayında, el hâsılı olması
gereken alan epey fazla. Özellikle başta aileler olmak üzere okullarımızda,
sosyal yaşantımızda, alış veriş ederken, arabayla seyahatlerimizde,belediye
otobüslerinde, büyük, küçük sevgisi ve
saygısından tutun da, her yerde güzel ahlakı
görmek yaşamak gerek.Ama maalesef gördüklerimiz ,yaşadıklarımız bizleri
sukutu hayale uğratmakta.
Aldığını kâr bilen, bulduğunu “Gelsin de nereden
gelirse gelsin” diyen bir anlayış, toplumumuzda geçer akçe halini almış.Seven
sevilir, sayan sayılır düsturu nerelerde
bilmem.Rafa kaldırdığımız o kadar güzel hasletlerimiz var ki saymakla
bitmez.Ama bu hasletler, her geçen gün biz farkına varmadan birer birer
yok olmaya yüz tutmuş.Farkında olan
sayısı da her geçen gün
azalmakta.Fazla söze gerek yok.Sizlere
Yaşanmış bir olayı ders alınması
için aynen aktarmak istiyorum:
“Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var,
bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam
işyerinin önüne geldik. Ankara’da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL
tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya, taksici
üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak
dışarıda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför, para üstü var
mı diye aranmaya başladı.
- Üstü kalsın kardeşim” dedim.
Döndü bana doğru:
- Vaktin var mı ağabey ?” dedi.
- Evet” dedim (tek ayağım hala dışarıda)
Dörtlülere bastı, trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe var.
Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 krş uzattı. Belli ki para
bozdurmuş.
- Birader” dedim,”9.75 değil,10.50 yazsa ister miydin 50 kuruş benden?”
- “Ne alacağım ağabey 50 kuruşu!”
- Peki, niye gittin 25 kuruş için o kadar uğraştın. Üstü kalsın demiştim.”
Döndü bana, attı kolunu arkaya:
- “Vaktin var mı ağabey?”
- “Var.”
- Çek kapıyı o zaman.”
5 dakika konuştuk. İngiltere’de Profesöründen, bilmem kiminden eğitimler aldım.
O taksicinin 5 dakikada öğrettiklerini, İngiliz hocalar haftalarca verdikleri
derslerde öğretemediler:
- “Ağabey biz Keçiören’de 5 kardeşiz. Babam rençperdi, günlük yevmiyeye
giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz
eve gelişinden, yüzünden anlardık.”
“Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince
babam bize” Durun kalkmayın” derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada
konuşma yapardı.”
“Aha” dedim, “Bizim meslekten”, seminerci.
- “Ne anlatırdı baban ?”
- “Hayatta nasıl başarılı olunur ?”
” O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta
başarı teknikleri anlatıyor.”
- Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla
pantolonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp “Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın” diye anlatırken, biz de gülerdik. Annem
kızardı,”Babanızla
alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır” derdi.
Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin.
Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan
oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini
kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık, çünkü bize
bahşiş verirdi. Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan
hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü.
Yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartman, işleyen birahane, dövizler ve
araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktı biliyor musunuz?”
- “Ne bıraktı?”
- “Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : “Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı
almayın.” Falan filan…
“Ağabey, aradan 15 yıl geçti…”
“Diğer babanın 2 oğlu şu anda
cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.”
“Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var.
Hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var.”
“Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
- “Asıl mirası bizim baba bırakmış.”
“Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri, taksimetrenin
yazmadığı 10 kuruşu evimize sokmadık. Her şeyimiz var Allah’a şükür.”
Çok duygulandım, veda ettim. Tam ineceğim:
- “Dur ağabey, asıl bomba şimdi!”
- Nedir bomban ?”
- Nerede oturuyoruz biliyor musun ?
O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada
oturuyoruz.”
Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece
değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları
bırakmışlar.
Bir Babanın En Güzel Mirası GÜZEL AHLAK’ TIR…